BaÅŸarıyı Etkileyen Faktörler Ve BaÅŸarısızlık 2 Yazdır

Öğrenciyis

Başarıyı Etkileyen Faktörler Ve Başarısızlık 2

Ebeveyn Tutumları;
• Başarılı öğrencilerin ebeveynlerinin çocuklarını, özel bir kişilik yapısına sahip olmaları, kendi kararlarını vermeleri ve bir yetişkin gibi davranmaları için yönlendirdikleri belirlenmiştir.
• Başarılı çocukların annelerinin başarısız çocukların annelerinden daha fazla kontrol edici oldukları görülmektedir. Bu kontrol, gücün otoriter bir şekilde kullanılmasından çok kontrol şeklindeki otoriteden oluşmaktadır. Başarılı çocukların anneleri daha sosyal, sınırlamadan kontrol edici, akıl yürütücü ve yerine göre ödüllendirici bir yapıya sahiptirler.
• Orta ve üst sosyo-ekonomik düzeydeki aileler okulu, yaşama mesleki olduğu kadar psikolojik ve sosyal olarak da hazırlamanın bir yolu olarak görürler. Çocuklarının okul aktiviteleriyle yakından ilgilenirler, onlarla öğrenmenin önemini tartışırlar ve okul başarılarından dolayı ödüllendirilirler. Düşük sosyo-ekonomik düzeydeki aileler ise çocuklarını genellikle yasal zorunluluktan dolayı ve iyi para getiren bir meslek sahibi olmaları için okula kaydettirirler. Ne okul başarısızlıklarını onlarla tartışırlar ne de daha başarılı olmaları konusunda onlara yardımcı olabilirler.
• Aileleri tarafından yüksek düzeyde kabul gören ve desteklenen öğrenciler, kabul görmeyen, sürekli eleştirilen ve yeteri kadar desteklenmeyen öğrencilere oranla daha yüksek başarı motivasyonuna sahiptirler.

Aileye Bağlı Nedenler;
• Anne babanın arasında sağlıklı bir iletişimin olmaması, huzursuz ve kaygı verici bir ev ortamı, anne babanın, kendi hayatlarındaki sıkıntılarından dolayı eleştirel ve sabırsız olması, çocuğun hatalarını tolere edememesi, baskıcı tutumu, çocukta
kendine güvensizliğe ve kaygıya bu da başarısızlığa yol açmaktadır.
• Çocuk üzerine gerçekçi olmayan beklentiler ve çocuğa güven duymama önemli bir nedendir. Ebeveynlerin çocuğun potansiyelinin üzerinde olan beklentilerini çocuklara yansıtmaları çocukta kaygı ve başarısız olma korkusu geliştirir. Çocuktan başarılı olması konusunda çok fazla beklenti içinde olmak, onun kişilik değerinin sadece başarıyla değerlendirilmesi anlamına geldiği için, değerini anne babasının gözünde başarılı olmaya bağlanması çocukta kaygı yaratmaktadır. Başarıda en önemli engellerden biri olan kaygı ve korku böylece ailede yaratılmış olur.
• Anne babanın zamanı etkili kullanma, okuma, sorumluluklarını yerine getirme konularında olumsuz model olup, bir taraftan çocuğun çok fazla televizyon izlemesine, gezmesine kızarken diğer taraftan zamanlarını hep bu şekilde geçirmeleri öğrenci için negatif örnek oluşturmaktadır.
• İyi niyetle sunulan bilgisayar, tv oyunları gibi teknolojik olanakların kullanımına sınır getirilmemesi sonucu çocukta bağımlılık yaratması dabaşarısızlığa neden olur.
• Ödül verme yöntemini doğru kullanmayarak çocuğun, başarıyı başlı başına bir ödül olarak görmesinin engellenmesi gerekmektedir.
• Çocuğun ders çalışmaktan başka sorumluluğu yokmuş gibi davranılması. Aslında gelişimi için gerekli olan arkadaşlarıyla oyun oynama, sportif faaliyetlere katılma, resim yapma, müzik dinleme, yetişkinlerle vakit geçirme gibi etkinliklerin
anne baba tarafından gereksiz görülmesi hatta çocuğa bunları gerçekleştirilmesi için izin verilmemesi. Bu tutumların yol açtığı yüksek kaygının sadece kendisi bile başarısızlığın oluşmasında önemli bir etkendir.
• Ailenin eğitim hataları, ana baba tutumundaki karasızlık, anne babanın eğitim anlayışındaki farklılık başarıyı engelleyici olabilmektedir. Çocuğun gereğinden fazla koruyup güvensiz bir birey haline getirmek ya da aşırı baskı ve
otorite yoluyla eğitmek hatalı davranış modelleridir.
• Aile içi iletişimin gencin başarısını etkileyişine bakıldığında çocukların okul başarılarının huzurlu aile ortamlarında arttığı bulunmuş, buna karşın büyük anlaşmazlıkların yaşandığı huzursuz aile ortamlarında yetişen çocukların hem kişilik
gelişimlerinde hem de sosyal uyumlarında sorun olduğu görülmektedir.
• Ebeveynin kabul ve reddedişiyle zeka ve akademik başarı ve benlik kavramı arasındaki ilişkiye bakılmış, babasını “reddediyor” diye algılayan çocukların akademik zekasının ve benlik kavramının olumsuz yönde etkilendiği görülmüştür.
• Araştırma bulgularına göre aile içindeki disiplinin de okul başarısında önemli bir etken olduğu kanıtlanmıştır. Başarısız gruptaki çocukların % 30’u bedensel cezalara çarptırılırken başarılı grupta bu oranın % 16’ya düştüğü görülmektedir. Buna göre aile içindeki ilgi ve sevginin okul başarısını etkileyen önemli bir faktör olduğu görülmektedir.
• Ölçülülük ve kısıtlılığa yol açan ebeveyn davranışları çocukta kendine güven duygusunun gelişimini engeller. Güven duygusu, kişinin kendini onaylama ya da onaylamama tavrını ve ne ölçüde yetenekli, başarılı ve değerli olduğuna dair kişinin kendi inancını yansıtır. Kendine güvenen çocuklar kararlı, bağımsız ve zihinsel fonksiyonlarda iyidirler. Diğer yandan bir çok çocuk kendine yeterli güveni olmadığı için yapabileceklerinin daha azını yapar.
• Evdeki kültürel atmosfer çocuğun okul başarısıyla dolaylı olarak ilişkilidir. Anne babanın birbiriyle ve çocukla sohbet ortamları çocukta dil ve düşünce gelişimini sağlar. Anne baba çocuk arasındaki iletişim alt sosyo-ekonomik düzey ailelerde yetersizdir. Anne baba birbiriyle toplumsal güncel olaylar hakkında nadiren sohbet etmekte ve çocuğun söze karışmasına izin verilmemektedir.
• Anne baba geçimsizliğinin olduğu ailelerde çocuk istismarı ve ihmalinin daha yüksek olduğu ortaya çıkmıştır. Çocuk istismarı ve ihmalinin okul başarısını doğrudan etkilediği ve başarısız öğrenciler arasında istismarın daha fazla olduğu görülmektedir.
• Aile bireylerinden birinin hastalanması veya ölmesi, anne babanın ayrılması, yeni kardeşin doğması gibi değişiklikler başarı üzerinde etkili olabilmektedir.
• Başarısız çocukların yarıdan çoğunun babalarının kendilerine zaman ayıramayacak kadar meşgul oldukları, yarıya yakınının ailesinde anne baba ilişkisinin iyi olmadığı görülmektedir. Ailedeki bu ilgisiz ve sorunlu ortam sadece çocuğun okul başarısını
etkilememekte bununla birlikte duygusal gelişiminde de sorunlar yaratmaktadır. Başarısız çocukların yarıya yakınında dikkatsizlik ve dalgınlık, 3/1’inde arkadaş ilişkilerinde sorunlar, otoriteyle çatışma, yalan söyleme ve tırnak yeme gibi belli davranış problemleri gözlenmektedir. Okul başarısızlığıyla birlikte çocukta davranış problemi de
görülüyorsa başarısızlığın kaynağının anne babanın hatalı tutumu olduğu inancı
güçlenmektedir.
• Çocuk ebeveynin eğitim konusundaki düşünce ve duygularını kendine mal eder. Eğitimsel süreçlere değer veren, öğretmenin çabasına saygı duyan ebeveynler çocuğun okula karşı tutumlarını olumlu etkilerken, öğretmene saygısı olmayan ya da uzun bir
eğitim görmediği halde yaşamda başarılı olan aileler genellikle olumsuz etkilemektedir..
• Okul başarısını etkileyen en önemli faktörlerden biri de çocuğun sorumluluk almaya ve başladığı işi bitirmeye alışmasıdır. Bu hemen gelişen bir durum değildir. Bebeklikten itibaren gelişen anne babanın kazandırdığı bir süreçtir. Eğer anne baba bu duyguyu kazandırmak için fırsatlar yaratmamışsa ve okul zamanı geldiğinde derslerinin sorumluluğunu almasını istiyorsa bu konuda bir sorun yaşamaları ihtimali kuvvetlidir.

Okul öğretmen faktörü;
Aynı ekonomik ve sosyo - kültürel bir çevrede örneğin, bir köy okulundaki öğrencilerin okul başarıları arasındaki farkı şu ana kadar saydığımız başarısızlık nedenleri ile açıklayabilmemiz mümkün değildir. Başarılı ve başarısız öğrenciler arasında zihinsel faktörlerde önemli etken olmadığına göre aynı ailede yetişen çocukların başarıları arasındaki farkı da yukarıda sayılan başarısızlık nedenleri ile açıklamamız zordur. Öğrenci başarıları arasındaki farkı okul ortamından kaynaklanan nedenler (Fiziki
şartlar, ders araç – gereçlerinin yetersizliği, hijyen v.b) ve öğretmen ve yöneticilerden kaynaklanan nedenler (fiziksel, duygusal şiddet, iletişimsizlik, öğrenciye saygı göstermeme vb..) ile de açıklamak mümkün değildir. Bu durumda; okul – öğretmen faktörünün ve öğretme yöntem ve sistemlerinin çok daha detaylı incelenmesi gerektiği açıktır.
Eğitim öğretim kalitemizin artması için aşağıdaki sorunların cevabını bulmamız gerekiyor.

• Niçin bazı öğrenciler, diğerlerinden çok daha önce çalışmayı bırakıyor?
• Niçin bazı öğrenciler bir dersi diğerinden daha çok seviyor?
• Kötü not almaktan korkmak öğrenci çalışmalarını nasıl etkiliyor?
• Öğrencilerin öğrenme nedenleri değiştiğinde sonuçlarda nasıl değişiklikler oluşur?
• Mükemmeli arayan öğrencinin amacı diğerlerini geçmek midir, kendini geliştirmek midir?
• 5 almaya alışmış olan öğrenci 4,5 aldığında neden ağlıyor?
• 4 alan öğrenci neden mutsuz oluyor?
• Çalıştığı halde 3’ten fazla not alamayan öğrencinin yerinde siz olsaydınız okulu nasıl algılardınız?
• 1-2 alan öğrenci için okul ne anlam ifade ediyor?
• Nasıl bir öğretme yöntemi uygularsak çalıştığı halde üst sıralara yükselemeyen
öğrencinin çalışmaktan vazgeçmesini önleriz?
• Öğrencinin aldığı notu zekasının ifadesi olarak görmesini engelleyip, çalışmalarının
sonucu olduğunu göstermek için nasıl bir öğretim yöntemi uygulayabiliriz?
• Öğrenci kötü not almaktan mı, aldığı notun zekasını temsil etmesinden mi daha
çok korkuyor?

Bu ve benzeri sorularla eğitim – öğretim sistemimizi sorgulamaya başladığımızdan ülke olarak çocuklarımızın öğrenerek gelişmesi için gerçekten elimizden geleni yapmaya başlamış olacağız.
Okul öğretmen faktörü ile ilgili yapılan araştırmalarda; Sınıfta kalma sisteminin öğrenci başarısı üzerindeki etkisi araştırıldığında erkek öğrenci olmak, sosyo-ekonomik düzeyi düşük olmak gibi özelliklere sahip olanların sınıfta kalma oranının daha yüksek olduğu görülmüştür. Sınıf tekrar eden öğrencilerin ise başarılarında bir artış gözlenmemiştir. Sınıfını geçenlerin kalanlara göre daha fazla başarı gösterdikleri, daha az duygusal ve sosyal problem yaşadıkları, sınıfta kalma sisteminin eğitimsel açıdan bir yarar sağlamadığı görülmüştür. Buradan çıkarılacak sonuç gösteriyor ki, öğretme sistemlerimizle ilgili detaylı
çalışmalara ihtiyaç vardır.


Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol